ÖLÜMLE SEVİŞİRKEN
Saat kaçtı bilmiyorum
Fakat gün daha yüzünü göstermemişti.
Bir edvar ağırlığında demlenen düşlerimin
Seyrini sürdüğüm bir zamansızlık vaktiydi.
Usulca uyandırdı önce beni,
Sonra yanıma serildi…
Saçlarımı suskun ve keskin soluk alışlarıyla
Bir bir dalgalandırdı,
Ve kulağıma daha önce hiç duymadığım
Bir şarkı söyledi.
Gözlerinin derinliği sonsuzluktan gelen bir şiirdi.
Dalga dalga bedenime süzülüşü
Her bir zerremi salt etmişti…
Ve yavaş yavaş geceliğimin düğmelerini çözdü…
Üzerimde ne var ne yok hepsini
Bir bir çıkarıp yere serdi.
Öylece kımıldamadan onu seyrettim.
Elleri önce saçlarımdan geçti,
Alnımdan gözlerime indi.
Usulca elleri tüm bedenimi gezdi…
Maslup olan çıplaklığım
Nefsimin şiddetiyle parçalanmıştı.
Kapadım gözlerimi karanlığı izledim
Ve derin bir iç çektim!
Sanki içimden töz yanımı söküp gitmişti.
Zamanın belirsizlik halini yaşarken
Tarifsiz bir sızı
İçimde en ücra köşeye ilişti.
Ben titrerken korkuyla,
O sessizce çekip gitti daha sonra.
Bir vakit odaya girdi biri
Çığlık attı çırılçıplak görünce beni…
“aman Allah’ım! Ölmüş…” dedi
“yooo….” Dedim
Duyulmadı sesim.
Ölümle sevişirken
Ruhumu teslim etmiştim!